Geçen gün, bir yerde birilerinden akıl alırken, söz gelip de şuraya dayandı: “Sanatsal üretimde de bir saldırganlık vardır aslında”. Sonra, iki şey hatırladım:
1- Buna ben de başından beri inanırdım. Her edimde saldırgan bir şey vardır, bir şeyi bitirmek, onu öldürmektir.
2- “Biz bir şairi şiir yazsın için ölümle korkuturuz dom!” Ece Ayhan
Yazmak, öldürmektir bir yandan da, sözü öldürmektir, söyleneceklerin geçiciliğini ve akıcılığını öldürerek, kalıcı olmaya doğru teşvik etmektir. Bir şiir bitti demek, ondan ayrılmanın zamanın geldiğini kabul etmektir bir yandan da. Ve bir şiir için bitti demek, çok da cesaret isteyen bir harekettir, şiirin kimsenin bilmediği fakat şairin sonsuz hakkı bulunduğu halinden, şiiri şiir yapan görünürlük unsuruna geçmesine ve şairin şiir üzerindeki hakkının kısıtlanmasına denk düşer (evet, dolayısıyla, ilk dönemki şiirlerimi reddediyorum demek falan, hikayedir, boş laftır. Ayrıca derim ki, madem bu kadar meraklıydın kendini reddetmeye, adını değiştirseydin, yeni bir isimle merhaba deseydin kariyerine.)
Bu blog da benzer bir iş görmekte aslında benim için. Artık, eski söz söyleme alanlarının eksildiğini kabul etmenin edimi bu blog’a yazmak bir yandan da; ama bir yandan da yeni söz söyleme alanları geliştirmek, ama daha da önemlisi, söz söylemeye, dinlemeye, duymaya ve anlatmaya yönelik bir inancın da yaşadığını göstermek için bir edim buraya yazmak, benim için.
Bitirirken, şiiri de tekrar okudum, oradan bir gönderme bir şaka yapayım dedim, hepsi de çok zorlama geldi bana dedim boş ver. Ama şu söz de hatırlanası değil mi: “Sen insanoğlu öperek mi ele verirsin?”
(oldu olacak bu şiir -mektup nadajlıdır dom- tezini bitirmeye çalışan yüce gönüllere gelsin)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder